Açık DevletAçık VeriProjeVeri

Açık Yönetim Ortaklığı Zirvesi’ne Dair İyi, Kötü, Çirkin Olan Her Şey

Açık Yönetim Ortaklığı Zirvesi’nin dünya için ne ifade ettiği, iyi ve kötü taraflarının ne olduğunu Global Open Knowledge Foundation’dan Mor Rubinstein yazdı.  Işıl Yarımoğlu da Türkçe çevirdi.


Çeviri: Işıl Yarımoğlu / @isil_y *
Çeviri kaynağı: https://goo.gl/1yx7id

 


 

Bu yazı, Paris’te Açık Devlet Ortaklığı Zirvesi’yle  uzun ve yoğun geçen bir haftanın yansıması olacak. Bu haftadan sonra hem çok şey görmüş hem de çok şey kaçırmış gibi hissediyorum. (atladığım birkaç öğün de dahil!)  Sonuçta, Açık Devlet topluluğunu bir arada görmek, iyi sohbetler ve bazen bunları takip eden eylemler harikaydı. Ancak, bu gönderiyi yazan benim ve toplulukla paylaşmak istediğim bazı endişelerim de var. Bu yüzden sıkı tutunun, eğlenceli bir yolculuk olacak.

 

İyi Tarafı

Konu açık devlet ve açık veri alanı olunca, cinsiyet konusunu önemsediğim açıkça ortada. 11 ay önce yazdığım içerikten sonra, bu konuda gerçekleşen değişimleri görmek sevindiriciydi. Cinsiyet kavramını içeren daha fazla şey gerçekleşti; The Web Foundation’ın atölyeleri, Avina’nın açık devlet konusundaki taahhütleri ve Open Heroines’in yararına geçen kısımda Açık Cinsiyet konulu monologlarımızı okumamız gibi. Bunlarla birlikte, artık cinsiyet (hatta belki çeşitlilik) konusu gündemde ve bunun geri dönüşü yok. Buna rağmen “manel”ler (tamamiyle erkeklerden oluşan panel)  hala karşımıza çıktı. Bence 2018’de gerçekleşecek OGP için bundan tamamıyla vazgeçilmesi çok daha iyi olacaktır.

 

Bence OGP’nin atması gereken bir sonraki adım, toplumsal kapsayıcılık konusunda çalışan bir grubu bünyesine dahil etmesi olur. Bu sayede kadın, genç kesim, LGBTi, yerli ve azınlık halkın da masada açık devlet kavramını tartışmak üzere bulunacağını garantileyebiliriz. Açık devlet kavramının bir kesimden çok herkes için önem taşıdığını duyduğuma sevinmiştim, bu yüzden zaman artık herkesi buna dahil etme zamanıdır.

 

Ayrıca, OGP Sivil Toplum Destek Ünitesi’ne (özellikle Peter Varga’ya) bana paneli olmayan, olağan dışı oturumlar yönetmeme izin verdiği için teşekkür ederim. Sonuçlar ve katılım beni çok mutlu etti. Umarım gelecekte daha az panel ve daha çok atölye olur.

 

Kötü Tarafı

 

İki ülkesi olan bir kadınım. Biri, evim olan, ana dilimi konuşabildiğim, sahile gidebildiğim ve harika yemekler yiyebildiğim İsrail. Diğeri ise yaşadığım yer olan, harika çay servisiyle huzurlu ve gri bir ülke olan Birleşik Krallık. Dört yıl önce, Hasadna ile İsrail’in açık devlet politikalarıyla ilgili çalışmaya başladığımda, örnek olarak Birleşik Krallık’ı alıyorduk. Bizim için Birleşik Krallık, açık devlet ve açık veri konusunda “olmuş” ülkeydi. Birleşik Krallık’ın işlerini takip ediyor ve İsrail’deki devletimizi Birleşik Krallık gibi gözükmeye zorluyorduk. Bu sene, bu durum değişti.

 

Bu sene, OGP’de İsrail’den iki yetkili bulundu. Fransa’daki İsrail elçiliğinden bir yetkili ve İsrail’deki e-devlet ajansı Digital Israel’den bir yetkili bulunuyordu. İsrail delegesini ne kadar sevsem de ( Ilana harikadır!) İsrail devletinin Açık Devlet Ortaklığı’nı ne kadar önemsemediğini gösteriyordu. Gerçekten önemseseydi, en azından bakan pozisyonunda biri gönderilirdi.

 

Açık devletin sütunlarından biri olan Birleşik Krallık’ın da bir bakan göndermediğini görünce nasıl hayal kırıklığına uğradığımı tahmin edebilirsiniz. Devlet Dijital Servisleri’nden gönderilen yetkililerin boyutunun farkındayım, ayrıca milletvekili Eric Pickles ve Sir Francis Maude gibi saygıdeğer ve etkisi büyük insanların ziyaretleri konusunda da bilgilendirildim. Farkında olduğum bir konu da İskoçya’dan alt-ulusal hareket planını tanıtmak adına katılım göstermesi. Ama benim için Birleşik Krallık’ın görevde bulunan hiçbir bakanı OGP Summit’e göndermemesi bir uyarı çağrısı. Devletin bu konuyu yeterince önemsemediğinin bir göstergesi.

 

Ancak bakan gönderilmemesi konusunda endişelerimden öte bir durum da var. Bu da Birleşik Krallık halkının bu konuya hiç tepki vermemesi. Bu konu hakkında halkta bir sessizlik var. Bu durum bana Tom Steinberg’in açık veri hareketinde nezaket konulu makalesini hatırlattı. Bütün bunlar, Birleşik Krallık sivil halkını gelecekte ne beklediğiyle ilgili kafa yormama neden oluyor.

 

Çirkin Tarafı

Kısaca, zirvenin programı deliceydi. İbranice’de ağaç sayısı arttıkça ormanı görmenin zorlaştığını söyleyen bir atasözü vardır. Bu atasözü, konferansta nasıl hissettiğimi yansıtıyor. O kadar çok konu ve oturum vardı ki, kendimi kaybolmuş hissettim. Bazen o kadar kaybolmuş hissettim ki, vazgeçip sadece kahve bölümünde oturduğum da oldu.

 

Ayrıca, daha uzun sürmesi gereken önemli bir etkinliğin kısa kesildiğini hissettim. Bütün konferans boyunca yurttaşlığa yaklaşımları gündeme getirdik, ancak kritik an geldiğinde gerçek şuydu, sivil toplumumuza ayırdığımız vakit bir gün içinde 4 saatti. Yani elimizde kalan bir sivil toplum sabahıydı. Benim görüşüm bunun fiili olarak yurttaşlık alanının daraltılması, en azından küçülmesi yönünde bir girişimdi. Sivil toplum günü, bizlere resmi olmayan yollarla bir araya getirdiği için önemli bir etkinlik günü. Her ne kadar OGP ekibinin harika bir sabah organize ettiğini düşünsem de, inancım programa birkaç saat daha eklenmesinin uzun vadede daha etkili olacağı yönünde.

Gelecek OGP Summit için bazı geri bildirimlerde bulunmak istiyorum-

  1. Bir oturuma kaç kişinin katılabileceğini belirleyin. Birçok oturum 5. dakikadan sonra kapılarını kapatmak zorunda kaldı, çünkü oturacak yer kalmamıştı.  Mekanın kapasitesini bilmek erken planlama açısından yardımcı olur.
  2. Öğle yemeği için belli bir saat olsun. Hem IODC hem de OGP Summit öğle yemeği vaktinde oturum planlamıştı. Öğle yemeği, sadece mola vermek için değil aynı zamanda ağ için de uygun bir yer. Bu yüzden sadece öğle yemeğine verilen zaman daha cömertçe düşünülmeli.
  3. Tüm oturumların başlangıç ve bitiş zamanları aynı olmalı. Farklı zamanlarda başlayan oturumlar, aralardaki geçişleri ya da ne zaman başlayıp bittiklerini hatırlamayı zorlaştırıyor.
  4. Nicelik değil, nitelik. Benim kişisel tercihim bu yönde, bana katılmayanlar da olduğunu biliyorum. Bence çok farklı konulara ayrılmış birçok kısa oturumdansa, oturum sayısı azaltılmalı ve oturumlara verilen zaman artırılmalı. Odaklanmak, hareketimizin iyi sonuçlar alması açısından yardımcı olacaktır.
  5. Sivil toplum “günü”, sabahı değil. Belki de devlet günü de geri gelmelidir. İki gruba ihtiyaç duydukları destek ve ağ imkanı verilmesi açısından önemli olur.

 

Umutlandırıcı Tarafı

Sizi bu kadar umutsuzlukla baş başa bırakacağımı düşünmediniz, değil mi? Burada bana umut veren şey, hareketin içinde bulunan insanlar. Hafta boyunca kimisi eski kimisi yeni birçok insanla harika, açık ve dürüst konuşmalar yaptım. Bu konuşmalar bana harika hissettiriyor çünkü, bir şeyler mükemmel olmasa da mükemmel olmayan kısımlarımız hakkında dürüst olup bunları geçmişte bırakmaya çalıştık. Bundaki amacımız ise hareketimizi güçlendirmek, demokrasiyi daha iyi hale getirmek oldu.

 

Bu yüzden dünyanın açık devlet kavramından uzaklaşır gibi göründüğü bugünlerde bile hatırlamamız gereken şey, bu hareketin harika insanlarla dolu olduğu. Ne kadar kulağa klişe gelse de biz, bu hareketin içinde çalışan insanlar, geleceğini şekillendirme imkanına sahibiz. Bu yüzden zaman, etkilemeye başlama ve birlikte hareket etme zamanıdır.

Hepinizle gelecek OGP Summit’te görüşmek üzere, bu süre içinde tartışmaya web üzerinden devam edelim!


***Işıl  Yarımoğlu , Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü İkinci Sınıf, Veri Gazeteciliği Dersi Öğrencisi


Açık Yönetim Ortaklığı Nedir?

20 Eylül 2011 tarihinde kurulmuş olan bir girişimdir. Girişimin temel hedefi saydamlık ve hesap verilebilirliğin artırılması ile yolsuzlukla etkin bir biçimde mücadele edilmesi, vatandaşların ve sivil toplumun kamusal karar alma ve uygulama süreçlerine daha fazla katılımının sağlanması, açık ve etkin bir kamu yönetimi için teknolojik imkânların daha fazla kullanılması ve vatandaşların devlet karşısında daha güçlü konuma getirilmesidir. Açık Yönetim Ortaklığına dâhil olmak isteyen ülkelerin öncelikle açık yönetimle ilgili asgari yeterlilikleri karşılamaları ve Açık Yönetim Ortaklığı Bildirisini kabul etmeleri gerekmekmekte.Ortaklık için ilk adım olan asgari yeterliliklerin karşılanması ile kastedilen ise hükümetlerin dört temel alanda Mali Şeffaflık, Bilgi Edinme Hakkı, Gelir ve Mal Bildirimi, Vatandaş Katılımı belirlenmiş olan kriterlere uyum sağlamasıydı.

Türkiye 20 Eylül 2011’deki resmi açılış töreninde Açık Yönetim Ortaklığı Bildirisini kabul ederek ortaklığın bir parçası olmuştu. Bu süreçte yani 2011’den günümüze Türkiye, söz verdiği http://www.saydamlik.gov.tr, www. harcama.gov.tr ve  www.duzenleme.gov.tr sitelerini eylem plan takvimine göre henüz hayata geçirememiştir.  
22 Eylül 2016 tarihinde Türkiye’nin Açık Yönetim Ortaklığı Statüsü Pasif Oldu

22 Eylül 2016 tarihinde Türkiye’nin Açık Yönetim Ortaklığı Statüsü Pasif duruma alındı. Yolsuzlukla mücadele ve şeffaf yönetim anlayışının geliştirilmesi kapsamında,Türkiye’nin de üyesi olduğu Açık Yönetim Ortaklığı’nın Yürütme Komitesi Türkiye’nin 2014’ten bu yana bir eylem planı sunmamasına bağlı olarak üyeliğinin pasif duruma alındığını açıkladı.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*